DİĞER
“Bir söylediği diğerini tutmayan, her şeyi sadece kendine isteyen, kendi çıkarını düşünen, bilinçli olarak ısrarla yalan söyleyen bir kişiyi sokakta görseniz bile selam vermekten imtina edecekken, onu bir lider olarak konumlandırmak ve kurtuluş gününün onun sayesinde geleceğini düşünmek, güvenilmez anlatıcının sabit değil, akışkan bir tanım olduğunu da göstermektedir bize.”
K24'te haftanın vitrini: Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Şimdi, onu kaybettiğimiz bu günlerde sıra şairliğinden söz etmeye gelince, epeydir zihnimde dolaşan bir cümleyi yazarak başlamanın zamanı olduğunu anlıyorum: Şiirler kutsal metinlerle aynı soydandır. Şiir yazan ya da okuyan herkes bunu doğrudan deneyimlemiş olmayabilir ama, çeşitli biçimlerde dile getirilmiş, en azından etrafında kuvvetle dolaşılmış bir düşüncedir bu."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
"Ludwig de kendi küçük dünyasında, Peu de Jaume’daki odasında, sanat için bir şeyler yaptığını, dolayısıyla da insanlık için bir şeyler yaptığını düşünüyor, üstündeki üniformayı umursamaksızın iyi bir şeyler yaptığına inanıyordu. Hitler’e inanmasını sağlayan da, onu bu inançtan vazgeçiren de sanattı."
“İnsanlığın acılarının kaynaştığı Pandora kutusundan Yunanlılar bütün ötekilerden sonra hepsinin en korkuncu olan umudu çıkarmışlardı. Bundan daha duygulandırıcı simge bilmiyorum. Çünkü umut, inanılanın tersine, boyun eğişle eşdeğerdir. Yaşamaksa boyun eğmemektir.”
“Provayı sevmezler, ama şarkı söylerler, Korospular böyledirler, tizlere çıkamadan şişerler, İlle Korospu olsun, ister detone olsun, Korospular böyledir, her ne olursa olsun.” Deniz Koloğlu, şarkıları Lubunca sözlerle yeniden yorumlayan kuir feminist koro Korospular'ın üyeleriyle söyleşti…
Çağlar Tanyeri: Yazılar gittikçe kısalıyor, bilgiler hap hâline geliyor galiba. Akademi dünyasında eğitsel ve bürokratik yükün yanı sıra akademisyenlerin düzenli bir çeviri eleştirisi faaliyetinde bulunması hiç kolay değil...
Kadın yazarların çoğunun her gün düzenli olarak sadece yazmaya ayırılabilecekleri bir zaman dilimi yok. Olanı da sınırlı, her an işgale, müdahaleye açık...
Bugünün Almanya'sında ikidillilik, yabancılık/ötekilik, çokkültürlülüğün arasında kültür sanat alanında üretim yapanlar, "Göçe Dair" dosyamızın ikinci bölümünde hikâyelerini anlatıyor...
Oğul Sırtlanı, okurla iş birliği yapmaması bakımından kendine ait bir sınırı beraberinde getiriyor. Bu sınır, anlam üzerinden bizi yokuş yola sürmekten çekinmiyor
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.